7 Haziran 2021 Pazartesi

Ange Postecoglou Kimdir?

Yunanistan’dan Melbourne’e göç eden bir ailenin çocuğu Ange Postecoglou. Ağustos 1965’de Nea Filadelfeia'da doğdu. 1967 darbesi nedeniyle ordudan uzaklaştırılan babasından dolayı 1970'de, 5 yaşında Melbourne’e giden bir göçmen Ange.

Teknik direktörlük kariyerinin ilk durağı 1993 yılında futbolu bıraktığı South Melbourne takımı oldu. 1996 yılında teknik direktörlüğe başladıktan sonra 1997/98 sezonunda, eleme usulü oynanan şampiyonluk mücadelesinde son 6 yılın 5'inde finalde kaybeden South Melbourne'ü NPL'de (National Premier League, o dönem Avustralya'nın en üst ligi) şampiyon yaptı.

South Melbourne tarihi boyunca 4 defa şampiyonluk yaşadı hepsinde Ange vardı, 2 sezon futbolcu olarak 2 sezon da teknik direktör olarak.


Ange Postecoglou'nun futbolculuk yıllarından bir resim.

9 yaşında kapısından girdiği South Melbourne'ün 1984-93 yılları arasında 193 maçta formasını giydi.Okul hayatı boyunca yaşadığı asimilasyon baskısını, bunun ailesini nasıl etkilediğini anlatırken, gerçek soyadının Postecoglou olduğunu ancak pasaportunu alırken öğrendiğini söylüyor. Fakat bu dönemde onu hayata bağlayan bir şey vardı; futbol.

Atletik yapısı ve uyum sorunları sırasında okul yıllarında iken bir maçta kupa kazanırlar. Akşam yemeğinde babasına kupayı gururla gösterir ta ki babası topun şeklini görene kadar. Sonrasında oğlunu bahçeye çağırır ve topu avlunun dışına gönderir ve oğluna der ki “Seni kaybetmek istemiyorum” Babası Jim'in Ange üstündeki etkisi o kadar büyüktür ki, her maçtan sonra kendisine şu soruyu sorar "Tribünde oturan babam bu oyundan keyif alır mıydı?"

Dünya sıralamasında ülke tarihinin en kötü derecesi olan 102.likten ilk 50’ye uzanan yolda Avustralya milli takımının uluslararası arenada kazandığı ilk büyük kupa olan 2015’deki Asya Kupasını kazanıp 2018'de Rusya'da düzenlenen Dünya Kupasına kadar takımın başında Ange vardı.

Avustralya futbolu hakkında, ülkeye gelen İngilizlerin, Hollandalıların, Almanların katkılarının zayıf, yetersiz kalması bir yana Avrupalı ve Güney Amerikalı antrenörlerin ülkedeki futbolu beğenmeyen ve küçümseyen tavırları karşısında Postecoglou “Biz Avustralyalıyız. Zeki olabiliriz, maç da kaybedebiliriz ama asla bir kişinin sırf Avrupalı ya da Güney Amerikalı diye benden iyi olmasını kabul edemem. Kaybedeceksek de kendimiz gibi kaybedeceğiz” demişti 2016’da.

Şu an 55 yaşında olan teknik direktör Ange Postecoglou, her zaman öğrendiğini söylese de aslında buralara gelene kadar çok da kolay olmayan aşamalardan geçti. Avustralya u17-u20 takımlarının antrenörlüğünü yaparken görevden alınan Yunan asıl teknik direktör, köklerine dönmek için Yunan 3.lig takımlarından Panachaiki’nin başında 2 maça çıktı. Sonrasında Avustralya’ya döndüğünde Brisbane Roar ile 36 maçlık yenilmezlik serisi ile "Roarcelona"yı yarattı ve 2 şampiyonluk kazandı. Ardından Melbourne Victory ile ilk sezonunda yarı final oynama başarısı gösterip bir sonraki sezon başlamadan milli takımın başına geçti.

1999 yılında South Melbourne ile Okyanusya Kulüpler Şampiyonu oldu ve
2000 yılında Dünya Kulüpler Şampiyonasında yer aldı.

2013 ekiminde Avustralya milli takımının (Socceroos) başına geçtiğinde, ilk maçını hazırlık karşılaşmasında, kasım ayında Kosta Rika’ya karşı oynadı. 4lü defansında önündeki Milligan-Jedinak-Bresciano üçlüsünü 2 defansif-1 merkez ortasaha mı yoksa 1 defansif-2 merkez ortasaha mı olarak oynatacağına bir türlü karar veremedi ama genel şablon olarak 4-3-3 sistemindeki ilk maçını 1-0 kazandı.

2014’de Brezilya’daki Dünya Kupası’nda Jorge Sampaoli yönetiminde (2015’de Copa America’yı kazanacak olan) Şili, Louis Van Gaal yönetimindeki Sneijder’li Robben’li Van Persie’li Hollanda ve son Dünya ve Avrupa Şampiyonu İspanya ile aynı grupta yer aldı. Her ne kadar Şili’ye 3-1, Hollanda’ya 3-2, İspanya’ya 3-0 kaybetse de 23 yaşında Tommy Oar, Jason Davidson ve Matthew Leckie, 21 yaşındaki Matthew Ryan bir yana İspanya karşısına 19 yaşındaki Adam Taggart’la çıkarak gollerin ve parlak bir geleceğin sinyallerini veriyordu. 



Aslında Dünya Kupası’na uzaktan bakıldığında akıllarda kalan en önemli olay, Hollanda karşısında Robben’in golüyle 20. Dk’da 1-0 geriye düşmelerine rağmen dakikalar 55’i gösterirken Avustralya 2-1 öne geçmişti. Fakat maçın devamında, 2.yarıda oyuna giren Memphis Depay gösterisi vardı. 57de Van Persie 2-2’yi, 70’de de Depay tabelada gollerini atınca tabeladaki skor 3-2’yi olmuştu. Depay bir nevi Dünya Kupası-Postecoglou-Avustralya hayallerini yıkmıştı.

2015’de Avustralya’da düzenlenen Asya Kupası’nda sadece 1 mağlubiyet alıp 3 gol yiyerek tarihinde ilk defa bu kupayı kazandı. 3 gol yemesi bir yana Avustralya’nın oynadığı 6 maçın 5’inde en az 2 gol atması da 4-3-3’ün kazanımlarından biriydi. Fakat Ange’nin ilginç hikayeleri devam ediyordu, 76bin kişi önünde, final maçında Sydney’de herkes maç bitti derken, 90+1’de Heung Min Son skoru 1-1 yapınca stadyum buz kesmişti. 

İlk yarının son dakikasında gol atan Avustralya, maçın son dakikasında gol yemişti. Uzatmalara giden maçın, ilk uzatmasının son dakikasında bu sefer de James Troisi skoru 2-1’e getiren golü atmıştı. Son dakika golleri ile tamamlanan turnuvada şampiyon Avustralya turnuvanın fair-play ödülünü aldığı gibi 23 yaşındaki kalecisi Matthew Ryan altın eldiveni, 22 yaşındaki genç ortasahası Massimo Luongo da en iyi oyuncu ödülünü almıştı.

Turnuva bittiğinde herkes şunu merak ediyordu, Güney Kore son dakikada golü attı ve maçı uzattı peki Avustralya maça nasıl, hangi psikoloji ile devam etti? Çünkü momentum Güney Kore’den yanaydı. Ange Postecoglou şunları söylemişti “Maç bittiğinde kendimi ifade edebilmem için 60 saniyem vardı. Futbolcularıma dedim ki, Korelilere bakın, hepsi yerde yatıyor, masaj yaptırıyor ve su içiyor. Benim futbolcularım ise maçın hemen başlamasını istiyorlardı. Yere dahi uzanmadılar. 12 aydır bunu anı bekleyen futbolcularıma son yarım saatte tüm enerjinizi gösterin, çünkü bakın güçlü olan sizsiniz, yorgun olan onlar dedim.”

Takımının bu psikolojik diriliğinin nedenleri sorulduğunda ise “Benim gücüm bilgiden ve dil’den geliyor” diyor. Oyuncular sana sorduğunda onları inandırmalı ve ikna edebilmelisin ve bunu da doğru zamanda yapmalısın. Çünkü kelimelerin gücü fiziksel enerji için çok çok önemlidir. Günümüzde sosyal medyada herkes bu konuda farklı bir yöntem izliyor ama doğru zamanda doğru kelimeleri kullanmayı bilmek gerekir, diyerek sisteminin zihinsel yönünü de açıklamış oluyordu aslında.

Ange Postecoglou ve Socceroos’un (Avustralya A Milli Erkek Futbol Takımı) 2017’deki adresi ise Konfederasyon Kupası oldu. Rusya’daki turnuvada bu sefer 3-1-4-2’ye dönmüştü. Kimmich’li Rüdiger’li Goretzka’lı Brandt’lı Emre Can’lı Timo Werner’li Almanya karşısında 3-2’lik mağlubiyet, Aboubakar’lı Bassogog’lu Onana’lı Toko Ekambi’li Kamerun karşısındaki 1-1’lik beraberlik ve Vidal’li Alexis Sanchez’li Şili karşısındaki 1-1’lik beraberlik grup aşamasında son bulan bir turnuva deneyimi kazandırmış oldu.    

Haziran 2017'deki Konfederasyon Kupası'ndan sonra çok stresli bir ekim-kasım ayı dönemi bekliyordu Avustralya'yı. Önce Suriye karşısında 109'uncu dk’da geçilen tur. Ardından 15 Kasım 2017’de Honduras karşısında alınan 3-1’lik galibiyet ile Dünya Kupası’na gitme hakkı kazanan Avustralya. Aslında kendisi hariç kimsenin bir bilmediği bir veda maçıydı.

Honduras maçından 1 hafta sonra milli takım antrenörlüğünün yıpratıcı olduğunu, devam edemeyeceğini, günlük çalışma hayatına (kulüp antrenörlüğüne) dönmek istediğini belirtikten sonra 2018’de Rusya’da düzenlenen Dünya Kupası’na Avustralya, Hollandalı teknik direktör Bert Van Marwijk yönetiminde gitmiş oldu.

Esasında Honduras maçı öncesinde basında, maçın sonucu ne olursa olsun Postecoglou’nun milli takımı bırakacağı yönünde haberler de çıkmıştı. Bunlar sorulduğunda her zamanki net tavrını yine gösterip bu haberleri ne doğrulamış ne de yalanlamıştı. Tek söylediği Honduras maçı dışında hiçbir şeyi düşünmek istemediğiydi. Avustralya milli takımına tarihinin en başarılı dönemini yaşatan ismin, Honduras maçından önceki Suriye maçındaki saha dizilişi, kadro tercihi gibi eleştiriler aslında aradaki gönül bağının kopuşuydu. Hatta bazı isimlerin, herhangi bir kulüpten teklif dahi almadı, yüksekten uçuyor eleştirileri artık Avustralya’dan ayrılma zamanının geldiğini de gösteriyordu sanki. Fakat Avustralya medyasının belki de görmek istemediği şuydu; Asya Kupası’ndan sonra Çin kulüplerinden milyonlarca dolarlık teklif almasına rağmen reddetmişti.

Japonya’ya gitmeden önce verdiği röportajda, Avustralya için bir şey yapmak istediğimde her zaman buralı olmayacağımın söylenmesini bekledim. İnsanların beni dinlemeyeceğini düşünüyordum. Sadece ben olduğum için hiçbir zaman saygı göstermeyeceklerini düşünüyordum. Ama yaptım! Bunu başardım! Diyerek sanki çocukluğundan beri süregelen Avustralyalılara kendini ispatlama ve kabul ettirme sınavını geçtiğini itiraf ediyordu. Aslında bu itirafını söylemek bir yana daha iyi anlatabilmek için 1 Ocak 2017 de yayınlanan "Oyunu Değiştirmek: Benim Gözümden Avustralya'da Futbol" kitabını da yazmıştı.

Bir sonraki adres City Football Group yönetiminin Japonya’daki kulübü Yokohama F-Marinos oldu. Adresin burası olmasını bazı kişiler şöyle yorumladı; Ange, Avustralya milli takımı ve futbolcuları ile neler yapabileceğini herkese ispatladı, şimdi sırada Avustralyalı bir teknik direktörün daha ne kadar başarılı olacağını göstermek var. Tabi bu, bir başka ispatlama mıydı yoksa biraz da kaçış mıydı orası muamma… Ama şu net ki Avustralya kültüründe Rugby ve Avustralya futbolu daima birinci sıradaydı, futbol ancak sömürge geçmişindeki İngiltere işçi sınıfının genetik kalıntısıydı. Hem sportif hem de ekonomik olarak 2015 Asya Şampiyonluğunun önemi hala kavranamadı. Aslında Ange'nin kalbini kıran da bu "anlaşılamama" haliydi. Özellikle kendisine yöneltilen "Milli takım Postecoglou'nun deneme tahtası değil" sözleri.

Dünya Kupası’nda 1 puan alabilen ve sadece penaltıdan o da 2 gol atabilen Avustralya’nın durumu görülünce, Postecoglou'nun rakiplere karşı sistem geliştirmediği için eleştirilen, hücum futbolunun verimliliğini görmezden gelen, Avustralya’da yaptıklarının değerinin bilinmediği gibi ayrılma kararındaki "içgüdüsel tercihinin" ne kadar da doğru olduğunun sessiz kabullenilişiydi. Avustralya'nın Cesur Savaşçılarının ruhunu kaybetmemesi gerektiğini söylüyordu Japonya'dan.

    Tüm bu olaylar yaşanırken, Postecoglou’nun söylediği başka bir şey daha vardı; her zaman ne kadar mazlum olduğunuzu söylemeniz sizin aslında gelişmediğinizi gösterir! Şimdi mazlumu oynamadan, kendini ispatlaması için yeni bir coğrafya, yeni bir sınav vardı karşısında...

    Japonya’daki ilk sezonunda 34 maçta 17 mağlubiyet alarak. Ligde en çok kaybeden 4 takımdan biriydi YMarinos. Ligi her ne kadar ligi 12.sırada bitirmiş olsalar da, 12. 13. 14. 15. ve 16. olan 5 takım 41 puandaydı. Yani averajla ligde kalmışlardı. Fakat bunun yanında şampiyon olan Kawasaki Frontale 57 gol atarken, YMarinos 56 gol ile sezonun en çok gol atan 3 takımından da biriydi.

    Sezon başında Postecoglou’nun söylediği, herkesin korkacağı takım imajı hücum olarak evet ama savunma olarak hayır olarak temelleri atılmıştı. En önemlisi de "taraftarımızı heyecanlandıracak bir futbol oynayacağız" demişti ve bunu da fazlasıyla oluşturmuştu. Fakat bu temeller atılırken, yabancı teknik direktörlere karşı şüpheci olan hatta takımın kıdemli oyuncularının takımdaki diğer futbolcular ve antrenörlerle birlik olup teknik direktörü sabote edebileceğinin farkındaydı. Çünkü Graham Arnold aynısını Vegalta Sendai'de yaşamıştı. Bunu çözmek için yıllarca Avustralya ve Yeni Zelanda'da futbol oynamış olan Japon futbolcu Naoki Imaya'nın (yardımcı-futbolcu gibi) transfer edilmesini özellikle istedi. Imaya, Ange Postecoglou'nun Yokohama'da ilk aylardaki antremanlarından sonra Japon futbolcuların "Hadi ama Imaya bu adamın bir şeyler bildiğinden emin misin?" sözlerini Ange lehine nasıl çevirdiğini 2019'daki şampiyonluktan sonra anlatacaktı. Buradaki belki de en önemli konu, Postecoglou'nun yardımcılarından Peter Cklamovski'nin Imaya'nın ailesi ile olan dostluğundan gelen destekti. 

    İlk yılki temeller atılırken yaşanan en önemli belki de şuydu; Imaya anlatıyor "Ange ile ligdeki ilk 3 maçta sadece 1 puan alabilmiştik. Sonraki maç zorlu Urawa Red Diamonds deplasmanıydı. Ange takım toplantısında dedi ki <Burada bazı antrenörlerin tökezleyeceğini düşünüyorum> Bu sözlerin ardından takımın %95'inin sözlerine inanmadığını söyleyebilirim. Neden böyle bir konuya girmişti ki?! Ardından kendi antrenörlük hayatından örnekler verdi. <Urawa'ya karşı isterseniz farklı bir futbol oynayabiliriz, tamamen 0-0'ı bekleriz, sonrasında 1 gol atıp 1-0 kazandık deriz, olmadı 0-0 beraberlikle ayrılmış oluruz> demişti. Ama sözlerinin sonunda kısım aslında en önemlisiydi <Ama burası bizim kendi futbolumuzu oynadığımız> yer... Bu konuşmanın ardından Yokohama Marinos belki de sezonun en iyi futbolunu oynayıp 1-0 kazanmıştı.

    Ancak her şeye rağmen Yokohama Marinos'un gol farkıyla ligde kalması ve basındaki tepkiler gösteriyordu ki, bu durum City Group açısından hayal kırıklığıydı. Tabi sadece lig sıralaması değil, finalde kaybedilen Lig Kupası da eklenince, Ange'nın adı Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası elemelerini geçemeyen Yunanistan için konuşulmaya başlandı.


    15 yılın ardından J-League'i kazanan Yokohama Marinos bunu, Japonya'da ilk defa bir Avustralyalı teknik direktörle yapıyordu.

    2019 sezonu başladığında Ange hala YMarinos’un başındaydı. Ligin 23. Haftasında Y-Marinos evinde Cerezo Osaka’ya 2-1 kaybedince lider Tokyo’nun 9 puan gerisinde ve 5.sıradaydı ve ligin bitimine de 11 hafta vardı. Kalan 11 haftanın 10’unda kazanıp 1’inde berabere kalan Yokohama Marinos 2004 yılından beri ilk defa şampiyonluğa ulaşırken esas sıradışı olan ise bu 11 maçın 6’sında YMarinos’un 3+ gol atmasıydı. 

    Hem de bunu Japonya'ya giderken çevirmenlerin arkasından iş çevirebileceği, soyunma odasında dikkate alınmayacağı ya da çok katı bir hiyerarşik yapısı olan Japon kültüründe asla yükselemeyeceği söylenmesine rağmen yaptı. Avustralya futbolunun en büyük isimlerinden Graham Arnold (şu an Avustralya milli takım teknik direktörü) eğer 8 maç dayanabildiyse Ange ne kadar dayanabilecekti ki denirken 2.sezonda gelen şampiyonluk her şeyi unutturdu.

    Ange’nin söylediği bir şey vardı, topu al ve oyna ama ileri oyna. Geride kalma! İleride tut. Fakat bunu yapmak için de bazen 40 derece sıcaklığı bazen de yorgun olan tüm oyuncularını düşün. Nasıl Konfederasyon Kupası zamanı Rusya’da takımın oyunundan fazlasıyla mutluyduysa hemen hemen aynı hava koşullarında gelen bu seriden de fazlasıyla mutluydu.

    Bir önceki sezonu 12. sırada bitirmelerine rağmen sezon sonunda, sadece ben değil futbolcular da taraftarlar da yöneticiler de bir şeyin değiştiğinin farkındaydılar demişti. Hiçbir zaman kaybettiğimizi düşünmedim bu da kupa yarışını başarıyla tamamlamamızı sağladı diye şampiyonluğun en önemli anlarını da söylüyordu aslında. Avustralya ile oynadığı Asya Kupası sırasındaki takım içi motivasyon konuşmaları için şöyle demişti; Oyuncularımın hikayelerini biliyorum ve onlara dokunabiliyorum. Japonya'da gelen şampiyonluktan sonra ise; Rus, Sırp, Brezilyalı ve Taylandlı futbolcular vardı. Motivasyon asla tek bir şekilde olmuyor. Avustralyalı oyuncularıma anlattığım hikayelerin yerine burada daha kısa, mesaj içeren iletişim şeklini tercih etmiştim ve onlara dokunmayı başardım demişti. Imaya ise bu anları, her takım konuşmasından sonra tüylerim diken diken oluyordu, o kadar güzel konuşuyordu ki, her konuşmada duvara yeni bir tuğla ekleniyordu diye anlatmıştı.

    South Melbourne'ün başına geçtikten sonraki 2.senesinde şampiyon olan, Brisbane Roar'ın başına geçtikten sonra 2. senesinde şampiyon olan, Milli Takımın başına geçtikten sonra 2. senesinde Asya Kupasını kazanan Postecoglou, ikinci sezon büyüsünü Yokohama Marinos'ta da gerçekleştirmiş oldu.

    Şampiyonluğun ardından 15 yıllık beklenen hikayenin anlatılması dinlenirken, Postecoglou şunları söylemişti; Japon futbolcular verilen rolleri tam ve net olarak kullanma konusunda fazlasıyla yetenekli, muhafazakar ve disiplinliler. Fakat bu kadar muhafazakar olmaları bana uymuyordu. Bu kadar yetenekli isimlerle rakip kaleye daha hızlı nasıl gidebileceğimiz üzerinde çalıştık. Biz de bunu genç oyuncularla oluşturmak istedik. Yokohama Marinos'u şampiyonluğa götüren yolda yapılan 20 transfer belki de en önemli hamlelerden biriydi. Postecoglou bu durumu şöyle açıklıyor; Genç oyuncuların korkusuzluğundan ve cesaretinden faydalanmak istedim! Faydalandı da!

    2019 yılına taktiksel açıdan baktığımızda YMarinos'un çoğunlukla 4-2-3-1'i tercih ettiğini görüyoruz

    YMarinos 4-2-3-1'i aslında hücuma çıkarken kanatların ortasahaya yüklenmesi ile 3-4-3 geçiş hücumuna dayanıyor

    Bu sistemdeki en önemli görevlerden biri oyunun başlangıcını kuran stoperler ve Ogihara'nın yer aldığı ortasaha ile oluşturulan yakın (küçük) üçgen. Bu üçgenlerde çoğu zaman kalecinin de yer aldığını izlemiştik. Stoperlik-Yapan-Kaleci kavramının dejavu-zararını sezon sonunda bir kere daha yaşayacaktı, Ange ve YMarinos
Sezon boyunca görülen savunmadaki yavaş paslardan birden gol pozisyonu yakalayan YMarinos devriminin en büyük taktiği top stoperde iken ortasahadaki oyuncuların rakibi sağa-sola çekerek takımın 10 numarası için yarattığı boşluklardı. Marcos Junior sezonu 15 gol 5 asistle tamamladı ve takımın en çok gol atan iki isminden biriydi.
Fakat bu savunma paslaşmalarının bir riski vardı. Rakibin stoperler üzerinde kurduğu baskı, kazandığı toplar ve kolay yenilen goller.
Top rakipteyken savunma hattını geniş tuttuklarında defansın arasına yapılan koşularda yaşadıkları sorunları, dar alana çektikleri düzlemde ise unutulan oyuncuların cezalandırmaları YMarinos adına sezonun eksileri olarak yer almıştı.

2020 sezonuna Vissel Kobe ile oynanan Süper Kupa maçıyla başlayan Yokohama Marinos penaltılarla kupayı kaybetmişti. Ardından Asya Şampiyonlar Ligi'nde gelen iki galibiyet ve 23 şubatta 2-1 kaybedilen ligin açılış maçı derken tüm dünyada koronavirüs pandemisi yaşandı. 23 şubattan 4 ay sonra, 4 temmuzda Urawa deplasmanında ligin 2.maçını oynayan YMarinos, 18 kasıma kadar 4,5 ayda 34 maç oynamak zorunda kaldı (yaklaşık olarak 4 günde 1 maç)

Ligi 9.sırada bitiren Yokohama Marinos 34 maçta yediği 59 ile ligin en çok gol yiyen 5 takımından biriydi. Fakat diğer yandan attığı 69 gol ile de şampiyon Kawasaki'den sonra en çok gol atan 2.takımdı. Sanki 2018 yılının kopyası yaşanmıştı. Ama burada esas dikkat çeken bir diğer konu ise sadece Yokohama Marinos değil, Asya Şampiyonlar Ligi'nde oynayan diğer Japon takımlarından Vissel Kobe ligi 12.sırada bitirirken, Tokyo ise ancak 6.sırada tamamlayabildi.

Bir diğer şanssızlık ve zorluk ise Ange'nin takımlarındaki defans bloğunun hiç değişmemesi ve oyun temposunun oynandıkça artması. Ancak covid'den dolayı zaman zaman ertelenen antremanlar, yoğun maç programının zorunlu kıldığı rotasyon, sakatlıklar ve cezalar derken YMarinos ritmini bulamadı. En basitinden şampiyon olunan senedeki 34 maçın 33'ünde oynayan iki stoper Thiago Martins ve Hatanaka, 2020'deki 21 maçta beraber forma giyemediler.

Ligin bitimine 6 hafta kala 44 puan ile 3.sıradaki Nagoya'nın sadece 5 puan gerisindeydi. Ancak ardarda gelen Hiroshima, Kashima ve Shonan mağlubiyetlerinden sonra Katar'da düzenlenecek olan Asya Şampiyonlar Ligine odaklanmışlardı. 2 galibiyetle gittikleri Katar'a, kalan 4 maçta 2 galibiyet 1 beraberlik alarak 13 puanla grup lideri olarak üst tura yükselmişlerdi. Fakat çeyrek finaldeki Suwon maçında 1-0 önde kapatılan ilk yarı ve 82'de 2-1 geri düşülen bir maç oynanıyor derken, Ange Postecoglou'nun 2016'da ve 2018'de başına gelen bir olay 2020'de yine bulmuştu;

Bazı taraftarlar Ange Postecoglou'nun kalecileri çok ileride oynattığından şikayetçilerdi. Jubilo Iwata'nın 2018'de Marinos'u 3-1 mağlup ettiği galibiyet sırasında Taishi Taguchi tarafından atılan bu orta saha golü, Postecoglou'nun Socceroos'unun 2016'da Yunanistan'a 2-1 yenildikleri maçta attığı golün neredeyse kopyasıydı. Her iki gol de benzer eleştirilere maruz kaldı. Postecoglou kalecilerini ileri tutmakla suçlanıyordu.

(2018 / Iwata 3-1 Yokohama Marinos)

Ancak Postecoglou, tıpkı o Yunanistan maçından sonra olduğu gibi, kalecisinin yanında durdu ve yüksek risk, yüksek ödül felsefesini savundu. İstatistiksel olarak, 90 dakikanın büyük bölümünde kalecilerini, kaleye yakın ve aksiyonun dışında tutmaktansa, topa sahipken süpürücü stoper olarak rolündeki ekstra bir oyuncuyla oynamanın daha iyi olduğunu düşünüyordu.

(2016 / Yunanistan 2-1 Avustralya)
Bu golün maalesef bir benzerini de aslında kaleci hatası demek daha doğru olur Asya Şampiyonlar Ligi'nde de yediklerinde Ange belki de riskli taktiğinin bedelini ödüyordu.

(2020 / Suwon 3-2 Yokohama Marinos)

Japonya'da 2021 sezonu Yokohama Marinos için 26 Şubattaki Kawasaki maçı ile başladı. Avrupa liglerinde futbol her ne kadar bu sezon için tamamlanmış olsa da Japonya'da henüz sezonun ortasındayız (Haziran 2021) 21 maçının 17'sini kazanan "inanılmaz" Kawasaki Frontale şu an 55 puanla ligde lider. 20 maçta 37 puan alan Nagoya Grampus ikinci, 16 maçta 34 puanlı Ange'nin YMarinos'u ise 3.sırada. Kawasaki Frontale'den sonra yine ligin en çok gol atan (31) ikinci takımı olarak tabi. Fakat Avrupa'da sezonlar bitmiş, Japonya'da devam ederken, City Footbal Group'un katkılarıyla olduğunu düşündüğüm ilginç bir gelişme yaşandı.

İskoçya'nın en büyük iki kulübünden biri olan Celtic, 9 yıllık şampiyonluk serisinin ardından ezeli rakibi Rangers'ın 25 puan arkasında ligi 2.sırada bitirince boşta olan teknik direktörlük görevine Frank Lampard'ı, Rafa Benitez'i ya da adı çok geçen Eddie Howe'u değil Ange Postecoglou'nu aldı. Avustralyalı bir teknik direktörün Avrupa’da başarılı olması bir yana hiçbir isme büyük bir kulüpte şans bile verilmemişti. Aslında Avrupa’da kupa kazanan ilk İngiliz kulübü olan Celtic, Rangers’a nazaran yeni isimlere şans verme konusunda daha tutucu bir takım. Fakat Celtic 1997 yılında Hiroshima’nın Hollandalı teknik direktörü Tim Jansen’i takımın başına getirdiğinde 10 yıl sonra lig şampiyonluğunu Rangers’dan alabilmişti. Keza Ada’ya Japonya’dan gelip devrim yapan bir başka isim var; Arsene Wenger. Söz Japonya’dan gelen teknik direktörlerden açılmışken, Japonya milli takımından Fenerbahçe’ye gelen Zico ile Fenerbahçe tarihinin Avrupa’daki en başarılı dönemini (Şampiyonlar Ligi çeyrek finalini) yaşamıştı.
Tim Jansen-Henrik Larsson'la beraber

Ange Postecoglou konusunda da Gerard-Rangers rüzgarını dindirebilmek için şöyle bir şansları var, takımda Avustralyalı Rogic yer alıyor ve Postecoglou’nun en önem verdiği şeylerden biri olan bireysel iletişim ve kelimelerin gücü konusunda Japonya’da yaşadığı sıkıntılar olmayacak. Japonya’ya giderken söylenen soyunma odası entrika söylentilerini lehine çevirmeyi başarmıştı. Burada bir Imaya'ya ihtiyacı olmayacak gibi gözüküyor.

Ancak önce bunun için UEFA Antrenör lisansı olmayan Postecoglou’nun bu sorununun çözülmesi ve Celtic’in Yokohama Marinos’a tazminat ödemesi gerekecek. 5 Haziran 2021 itibariyle de anlaşma kesin olarak sağlanmış gözüküyor. Fakat bu anlaşmadan bazı Celtic taraftarları hiç mi hiç memnun değil. Onlara göre bilinmeyen, zayıf bir ligin antrenörü Ada’da ve Avrupa’da ne yapabilir ki? Değil sadece Japon sosyal medya kullanıcıları, birçok Avrupalı sosyal medya kullanıcısı bile Celtic taraftarının bu “cahilliğine” inanamıyor. Celtic taraftarı hatta eleştirilerde hızını alamayıp "Bu adam hakkında duyduğumuz her şey saçmalık! Avustralya'dan gelen bu saçma sözlere tahammül edemiyorum. Değil kulübün kapısından girmesi, buna müsade edenlerin derhal kulüpten gönderilmesi gerekiyor" demişlerdi.

Pep Guardiola’ya göre dünyanın en iyi 10 teknik direktöründen biri olan Ange Postecoglou’nu Rangers’ın Avustralyalı eski savunmacısı Craig Moore ise Tuchel, Bielsa, Klopp ve Guardiola’nın karışımı olarak tanımlıyor. 2013 yılında oynanan Liverpool-Melbourne Victory maçından sonra Liverpool teknik direktörü olan Brendan Rodgers, Ange Postecoglou'nun "sıradışı" gördüğünü söylemişti.

Postecoglou bu sefer daha çok ses getirecek bir ortamda kendisini ispatlama şansı bulacak. Babasının o ilk Avustralya futbol topunu fırlattığı andan itibaren kendini kitlelere ispatlama ve gösterme konusunda girdiği tüm sınavlarda adını Avustralya tarihine yazarak çıktı. Şimdi sırada en büyüklerinden biri var…2019 yılında yaşanılan bu gergin anlar için şöyle söylemişti “Kim mutlu sonla biteceğini bildiği aksiyon filmine gitmek ister ki? Fakat işler kötü gittiğinde bile ben iyi biteceğini biliyordum. Böyle anlarda gazetecilerin durumu sorgulaması da hoşuma gidiyor. En azından yaptığım işi önemsediklerini görebiliyorum”

Bir an önce oyuna giren bir topun hızlı, vahşi ve hücum futboluyla sonuca ulaşması. İşte Ange Postecoglou’nun oyun felsefesinin özeti bu. Bu felsefeden Celtic taraftarının fazlasıyla keyif alacağını biliyorum! Aynı babasının tribünden onu izlerken alacağını düşündüğü keyfin sorumluluğunu hissettiği gibi...

Celtic-Ange Postecoglou haberlerinin çıkmasının ardından Yokohama Marinos taraftarları efsane teknik direktörüne veda ederken;



    Meraklısına;

Postecoglou’nun Yokohama Marinos’da neler yaptığına ve Celtic’de neler yapabileceğine dair @BhoysAnalytics isimli twitter kullanıcısının paylaştığı zincirde (flood) ise şunlar yer aldı;

Yokohama Marinos Japonya ligindeki en düşük maaş ortalamasından birine sahip. 18 takım arasında 12. sırada (bu veri sanırım 2020 yılına ait, çünkü 2021 yılında Japonya ligi 20 takım ile oynanıyor)

2018 yılında geldiği Yokohama Marinos’da sistemini oturtmak isterken ligi ancak 12. sırada bitirebildi fakat Marinos ertesi yıl şampiyonluğa ulaşmıştı.

2019 yılında gelen şampiyonluk atmaktan ziyade az gol yenilmesi ile sağlanmıştı. Ama 2020 yılında ligin en çok gol yiyen 4. / 5. takımı Yokohama Marinos oldu

2020 yılında Yokohama Marinos’un rakiplerinin gol atma beklentisi 47.46 oranında olmasına rağmen 59 gol yemişlerdi. Ancak burada esas dikkat çeken nokta, Marinos’un devamlı bir şekilde artan gol atma beklentisi (xG) oldu.

Futbolun temeli olan “daha çok gol atan kazanır” tablosunda, Yokohama Marinos’un rakiplerine karşı girdiği net gol pozisyonu sayısında, 2021 yılı Ange Postecoglou ve Yokohama Marinos’un altın yılı oluyor diyebiliriz.

    

Bir üst maddede söylediğimiz futbolun temel mantığı tablosundaki bir diğer konu da; ne kadar şut çekersen o kadar gol atar mısın? Bu konuda Yokohama Marinos’un rakiplerinden daha fazla şut attığı net bir şekilde gözüküyor.

Peki bir maçta çekilen tüm şutlar sağlıklı bir istatistik sağlar mı? Yoksa esas olan kaliteli, kaleye daha yakın alandan (cezasahası içinden) şut çekmek değil midir? Bu konuda YMarinos’un cezasahası dışından çektiği şutlar azalırken, esas dikkat edilmesi gereken konu; Celtic’in cezasahası dışından şutu ne kadar fazla denediğiydi.

Ange öncesindeki ve sonrasındaki, cezasahasına yapılan koşular (yeşil), cezasahasında topal buluşmalar (mavi) ve ortalama şut mesafesinde kaleye ne kadar yaklaşıldığı bir teknik direktörün sistemini takıma nasıl işlediğinin en güzel tablolarından biri

Postecoglou’nun esas oyun felsefesi, kısa paslarla topa mümkün olduğunca fazla sahip olup oyunu açmak ve boşluk görüldüğünde uzun pasları da denemek üzerine kurulu. Sadece 1 yılda Yokohama Marinos’un topa hakimiyetinin nasıl değiştiği açıkça görülüyor.

Yokohama Marinos’ta kaleci ve stoperlerin de paslaştığını düşündüğümüzde pas boyundaki kısalma bariz bir şekilde gözüküyor.



    Faydanılan Kaynaklar























 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder