4 Haziran 2025 Çarşamba

Euroleague Şampiyonu Ankara'da


25 Mayıs 2025’te Abu Dabi’deki maçta Fenerbahçe Monaco’yu 81-70 yenerken tarihinde ikinci defa Euroleague şampiyonu oluyordu. Bu iki şampiyonluğu da izleyebildiğim için çok şanslıyım. Obradovicli, Bogdanovicli takımı İstanbul’da her ne kadar ilk kuruluş günlerinden beri izlemiş olsam da yıldız oyuncu bakımından 2025 takımının çok daha düşük profilli olduğu herkesin kabulüydü. Ama takım oyunu açısından 2025 takımı çok çok özel bir yerde.

Fenerbahçe’nin Euroleague şampiyon olmasının ertesi günü yani 26 Mayıs 2025’te Türk Telekom deplasmanda Büyükçekmece’yi 84-73 yenerek lig şampiyonluğunda çeyrek finale yükseliyordu. Çeyrek finaldeki rakibi Fenerbahçe oldu. Bunu öğrenir öğrenmez Twitter üzerinden Türk Telekom’un bildirimlerini açtım. Acaba biletler ne zaman satışa çıkacaktı? 27 Mayıs 2025 Salı günü Fenerbahçe Bağdat Caddesi şampiyonluk kutlaması geçidi yaparken ortamın enerjisi ve mutluluğu kıskanılacak seviyedeydi. Ama 2 gün sonra da Türk Telekom maçı vardı. Bu mutluluk her ne kadar bir motivasyon kaynağı olsa da diğer yandan da maça dair belki de yorgunluk ve özgüven patlamasına neden olacaktı.

29 Mayıs 2025 / Fenerbahçe-Türk Telekom (ilk maç)

Tarık Biberoviç’in üçlüğü bile başlayan maç çeyreğin bitimine 6.20 kala 12-4 ile geçiliyordu. Fenerbahçe kolay ve rahat bir başlangıç yapmıştı. Fakat sonraki 4 dakikada sayı bulamayınca ev sahibi, çeyreğin bitimine 02.05 dk kala skor 12-12’ydi. Çeyreğin sonunda devreye giren Wade Baldwin ile ilk çeyrek skoru 19-13 olarak tamamlanıyordu.

İkinci çeyreğe Fenerbahçe yine kendisi adına üçlük ile ama bu sefer Melih Mahmutoğlu ile başladı. İkinci çeyreğin televizyon molasına girilirken skor 33-29’tu. Devreye kalan son 5 dk’yı McCollum ve Devon Hall’un üçlükleri ile geçiren Fenerbahçe 50-38 gibi rahat bir skorla soyunma odasına gitti. Fakat soyunma odasına giderken can sıkıcı bir konu vardı. Tarık Biberoviç’in sol dizi esneyince acılar içerisinde soyunma odasına taşındı. Herkes bağların kopmasından korkuyordu. Ancak maçta sonra açıklandı ki çok şükür ameliyat olmasını gerektirecek bir durum yoktu.

Üçüncü çeyreğin bitimine 05.26 kala çeyrek skoru 9-0’dı. Türk Telekom hiçbir şey üretemiyordu ama Fenerbahçe de yüksek yüzdeli atamıyordu. Kalan sürede üçlüklerde başarılı atışlar yapan Fenerbahçe son çeyreğe 73-47 gibi çok rahat bir skorla giriyordu.

İlk iki çeyrekte olduğu gibi son çeyrekte de Fenerbahçe ilk sayılarını üçlükle ama bu sefer Nicolo Melli ile buldu. Maçın bitimine 07.30 kala skor 81-50’ydi ve sadece sürenin tamamlanmasını bekliyordu herkes. Fenerbahçe’nin bir sonraki sayısında süre 03.20’ydi. 4 dk’lık boş geçen zamandan sonra skor 83-59 oluyordu. Nihayetinde 89-68 ile Fenerbahçe toplamda ilk çeyrekteki 4 dk ve son çeyrekteki 4 dk ile kesintisiz 8 dk sayı bulamadığı maçı 89 sayı atarak çok rahat kazanıyordu.

40 dakikalık maçın 38:57 dakikasını önde geçirerek maçı kazanıyordu. 

Fenerbahçe’de 4 oyuncu çift haneli sayıya ulaşırken Fenerbahçe’nin en skorer ismi 14 sayı ile Wade Baldwin oluyordu. 16 sayı bir yana, 9 atış girişiminden sonra 16 atış girişimi ile Wade Baldwin açık ara takımın hücumdaki tercihi olduğunu ispatlıyordu. Fenerbahçe takım halinde 19 ikilik atmışken Baldwin tek başına 7 ikilik atmıştı. Bunun yanında 0/4 üçlük denemesine rağmen takım halindeki üçlükler 12/30 olunca çok da dikkat çekmedi bu istatistik.

Türk Telekom’da da dört isim çift haneli sayıya ulaştı: Kyle Alexander, Berkan Durmaz, Braian Angola ve Yoan Makoundou. Angola 11 atış girişimi ile takımının en etkili hücum silahı olarak tercih edildi. Buna rağmen ikilik alanında Kyle Alexander ve Yoan Makoundou 5’er isabet ile dikkat çekti. Fenerbahçe’nin 12 isabetli üçlüğüne karşılık Türk Telekom’un 5 isabetli üçlüğü aslında bize maçın skorunu gösteriyordu.

Maçın analizi olarak ise Türk Telekom ilk çeyrek hariç hiç fast-break sayısı bulamadı: 0. 

* Benchten gelen sayı olarak Fenerbahçe 58-50 Türk Telekom. Maçın genel skoruna bakarsak oldukça dengeli gibi duruyor. Ancak takımların kadro kalitelerine göre anlamlı bir fark da yok. 

* Ribaundlar Fenerhaçe 38-31 Türk Telekom. TT atına anlamlı fark son çeyrekteki 12 ribaund olarak dikkat çekiyor.

* Son olarak top kayıplarına baktığımızda Fenerbahçe 9-14 Türk Telekom. Özellikle Türk Telekom’un 3.çeyrekteki 5 top kaybı Fenerbahçe’nin soyunma odasından ne kadar güçlü geldiğini gösteriyor.

Diğer yandan Jasikevicius Euroleague’in en kötü ilk çeyrek takımı Fenerbahçe derken ligdeki durum ise pek de öyle değil.

Bu tablo altında Fenerbahçe nispeten rahat, oldukça keyifli şekilde Ankara’ya gitti.

30.05.2025 / Ankara Atatürk Spor Salonu (ikinci maç)

Biletler biletix üzerinden satışa çıktığında sadece kırmızı ile işaretli bloklar satıştaydı. Çünkü satışa çıktığının duyurulmasından yalnızca 7 dakika sonra siteye girdiğimde kırmızı işaretli bloklar hariç hiçbirinde bir koltuk bile boş kalmamıştı. Belli ki Türk Telekom yetkilileri blok halinde satış ya da sponsorluk dağıtımı yapmışlar. Belki de Fenerbahçeli taraftarlar her yerde olmasın diye yapılan bir önlemdi, bilemiyorum.

Benim oturduğum yer 120 numaralı (sol üst köşedeki mor olan) bloktu. Burasının ücreti 1.000 TL’ydi. Kırmızı L’nin üst katmanları ve pota arkası ise 750 TL’ydi. Daha güzel ve sahaya yakın bir yerden izleyebileceğimi düşünerek 1.000 TL’lik yeri tercih ettim. Salona kendi aracımla gittim. Aracımı 50 TL’lik otopark ücreti karşılığında (yoldaki araç sırasında katılıp -2 kattaki kapalı otoparka park ettiğim süre 10-13 dk) kapalı otoparka bıraktım.

Biletimde A kapısından girmem gerektiği yazıyordu. A kapısı sağ taraftaki yeşil blokların olduğu yerde. Oysa araç park sahası ise sol taraftaki mavi blokların olduğu yerdeydi. Komple salonu dolaşarak A kapısına ulaştım. A kapısının girişi ana baba günüydü. Yaklaşık 500 metre uzunluğunda bir kuyruk vardı. Maçın başlamasına da 16-17 dakika vardı, herhalde geç kalmıştım. İlk kontrol noktası, polis noktasında, polisler gayet kibar bir şekilde Fenerbahçe ürünü yok di mi? Lütfen! gibi nazik sözlerle gelenleri uyarıyordu. Polis noktasından sonra sıranın hemen hemen tamamı A kapısındaydı. Oysa gri blokların (217-218) olduğu yere çıkan bir de B kapısı vardı. Belki de alt kat, üst kat, geçiş problemleri vardır diye biletime uydum. Oysa B kapısındaki kişi sayısı 50 kişi ya vardı ya yoktu. Salona A kapısından girip 120 numaralı bloğa, yani B kapısı girişine gidene kadar 3-4 dakika geçti. Oysa girişi A-B kapısı yazsa hem ben beklemezdim hem de A kapısında kalabalık yaratmazdım. O kadar basit bir şeydi ki, bunu düşünmemişler.

Salona girdiğimde maç başlamıştı. Fenerbahçe ilk hücumda sayısını bulmuştu. Sonradan internette gördüğüm şöyle şık bir başlangıç yapmış Türk Telekom.

Fenerbahçe yine ilk maçtaki gibi ilk sayısını 3’lükle buluyordu. Bonzie Colson’ın üçlüğü ile 3-0 başlamıştı maç. Çeyreğin bitimine 5.19 kala skor Fenerbahçe lehine 11-3’tü. Fenerbahçe hücumda çok rahat hareket ediyordu. Ancak oturduğum yerdeki kaos bitmiyordu. Çevremdekilerin tepkilerinden herkesin Fenerbahçeli olduğu belli oluyordu, herkes “tamam maç böyle biter, e öyleyse keyif alalım” düşüncesindeydi. Ama sürekli salona gelen birileri vardı ve kendi yerlerine oturmak istiyordu.

Resimde işaretlemiş olduğum alanda televizyon çekimi için bir balkon bulunuyor. Kendi yerlerini bulamayan kişiler bu balkon alanında beklemeye başladılar. Ben her ne kadar etkilenmemiş olsam da birçok kişi Türk Telekom’un hücum ettiği potayı göremiyordu. Devamlı bir tartışma hali vardı. Fenerbahçe rahat hücumlarına devam ederken Telekom da çözüm yolları arıyordu ve ilk çeyreğin sonuna geldik. Türk Telekom 12-22 Fenerbahçe. 

Çeyreğin bitmesi ile beraber herkes kendi yerlerine oturmak için güvenliklerden yardım istemeye başladı. Kimisi yerine oturanı kaldırmaya çalışıyordu ve hala salona gelenler vardı, alışveriş yapmak isteyenler vardı. Diğer yandan da salon çok sıcaktı. Biraz serinlemek için kapılardan çıkınca içerisi ile dışarı arasında herhalde 7-8 derece fark var dedim. Daha da kötüsü içerisi havasızdı. 1-2 dakikalık beklemenin ardından yerime döndüğümde hala tartışmalar devam ediyordu ve ikinci çeyrek başladığı için maçı izlemek isteyenler bu sakin maçta bile fazlasıyla sinirlenmişti.

Fenerbahçe ikinci çeyreğe de üçlükle başladı. Bu sefer üçlüğün adı Wade Baldwin’di. Karşılıklı atışlarla geçen çeyreğin 6.25 dk’sı 25-35 ile geçildi. Çeyrek skoru olarak 13-13’tü. Hadi devre olsun da biraz daha hava alayım diye beklenirken mor ile işaretli bloklardan artık Fenerbahçe tezahüratları duyulmaya başlanmıştı. Sıcakla beraber üstteki kazaklar çıkarılıp Fenerbahçe formaları ve tişörtleri de görünmeye başlamıştı. Maçın hemen hemen yarısı geçilmişti. 10 sayı farkla öndeydi Fenerbahçe. E sıkılmayalım eğlenelim öyleyseydi… Fakat kalan 3.35’teki Türk Telekom reaksiyonu ve çeyreğin bitimine 7 saniye kala Melih Tunca’nın 3’lüğü ile fark 3’e düşmüştü. Çeyreğin sonunda Wade Baldwin’in üçlüğünde yapılan faul ile 3 serbest atış kullanılıp devreye girilecekti. Baldwin 2 tanesini atabildi. Devre skoru 34-39

Devrede artık herkes kendi oturacağı yeri bulmuştu. Geriye bir tek Fenerbahçe’nin farkı koruyan oyunu göstermesi gerekiyordu ama Fenerbahçe’de yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bir türlü sıcak el bulunamıyordu. Kimse çift haneye çıkamamıştı. Üçlükler girmiyordu. Sadece ikinci çeyrekte 10 üçlüğün 3’ünde isabet bulunsa bile aynı isim yoktu. Bunun yanında ikilik alanında Nigel düşüşteydi, Guduric skor anlamında 0’daydı. Hall patlayıcı, düzenleyici etkiyi gösteremedi. Fenerbahçe arıyordu. Türk Telekom’da ise Alexander boyalı alanda 3/3, Melih Tunca 2/2 üçlük ile maçı Türk Telekom adına taşıyan isimlerdi. Braian Angola ise tüm devre boyunca, tüm devre boyunca sadece 1 ikilik denemişti.

3.çeyreğe Fenerbahçe potaya giderek başladı, Nigel aldığı faulü 2/2 ile değerlendirdi. Cevap hemen Braian Angola’dan geldi ve ardından bir de üçlük. 07.31 kala Antony Brown’un üçlüğü ile Türk Telekom maçta ilk defa öne geçiyordu. Ancak hemen ardından Metecan Birsen üçlükle karşılık vererek Türk Telekom temposunu bastırmıştı. Çeyreğin bitimine 5 dk kala Türk Telekom’un son iki hücumunda Braian Angola bir ikilik bir de üçlük bulunca Türk Telekom 48-46 ile yeniden öne geçmişti.

Bu dakikalardan sonra tribünler Ataşehir’e döndü. Oturduğum yer genel satışa açık alanlar olduğu için bu sefer Türk Telekom’un hücum ettiği pota arkasından tamamen Fenerbahçe'ye destek sloganları yükseliyordu. Sloganları çoğunlukla 18-30 yaş aralığındaki bir grup başlatıyor ama her tezahürat en fazla 1 dk sürüyordu. O an akıllarına ne gelirse, doğaçlama bir şekilde. Düzen ya da bir ritim yoktu. Katılım yüksek gibi görünse de kesinlikle sadece bu bölgede tezahürat yapanlar %50-60’dan fazla değildi. Benchler arkasındaki bölümden katılım %10-15 ya vardı ya yoktu. Benchlerin karşısı ve A kapısı pota arkasından katılımı ise göremedim. Ama gelen sese göre oldukça cılızdı.

115-116 numaralı bloklarda standart, her maç gelen yaklaşık 50-60 kişilik Ankaragücü formalı Telekom taraftarı bulunur. Salonun Türk Telekom adına her tezahüratını her maç burası domine eder. Belki de o bölgede Fenerbahçeliler bulunsa bile o ekiple yakın bölgede bulunan Fenerbahçeliler münakaşa yaşamak istemedi. Diğer yandan birçok Fenerbahçeli Ankaragücü eşofmanı, renkleri ile salona gelip Fenerbahçe tezahüratı yapıyordu. Tabi bu esnada mor tribünler önündeki bir salon görevlisi devamlı taraftarların yanına güvenlikleri gönderip Fenerbahçe formalarını, atkılarını, tişörtlerini çıkarmalarını istiyordu. Güvenlikler de yılmıştı. Kadın güvenlikler utana sıkıla kadınlara söylüyordu, çünkü aşağıdaki takım elbiseli beyefendi güvenlikleri izliyordu. Tabii ki kimse formasını ya da tişörtünü çıkarmadı. Bu uyarılar taraftarlık duygularını daha da ateşledi. Fenerbahçe'ye destek daha kuvvetli bir hal almıştı.

Üçüncü çeyreğin son 3.36’sına 50-50 girilirken Brian Angola ardarda 2 üçlük daha atıp farkı 6’ya çıkarmıştı. Jasikevicius çıldırıyordu. Ama o sıcak eli hala ve hala bulamamıştı. 1.44 kala mola aldı. Yanılmıyorsam bu mola ile beraber “Ali Koç istifa” sesleri yükseldi. Benim çevremdeki birçok kişinin tepkisi “ne alaka ya” olmuştu. Mola sonrası hücum tamamen Melih Mahmutoğlu atışına çizildi ve Melih Mahmutoğlu ardarda iki üçlük bularak son çeyreğe 56-56 götürdü. Türk Telekom’un muhteşem temposuna cevap verilmişti en azından. Mesaj verilmişti.

Son çeyrek öncesindeki arada Fenerbahçe tribünlerinin enerjisi yükselmişti ama ne zaman “Ali Koç istifa” dense katılım ve ses tonu düşüyordu. Çünkü herkes sadece sahaya, desteğe ve oyuna, şampiyona odaklanmak istiyordu. Şimdi son bir çeyrek kalmıştı. Melih Mahmutoğlu da cevabı vermişti. Artık fişi çekmeliydik. 

Ancak momentum “bence” Türk Telekom’daydı. Fenerbahçe arıyordu hala, belki o kişi Melih’ti ama bu çeyrekte çemberin içinden Sertaç Şanlı ve Devon Hall’un üçlükleri çıkmıştı. 12 üçlükte 3 isabet bulabilmişti Fenerbahçe. Bunun dışında pota altı/boyalı alan yüzdesi felaketti 2/6. Baldwin’in 0/3, Guduric’in ise 0/2’ydi. Bunun yanında Türk Telekom ise üçüncü çeyrekte 5/8 üçlükle oynadı. Angola 4/5 üçlük atmıştı. Ayrıyeten boyalı alanda da 2/2’ydi. Angola’ya baskı geldiğinde devreye bu sefer Antony Brown çıkmıştı. Çeyreği sadece 1 başarılı üçlük ile tamamlasa da gerek şut gerekse de pas opsiyonundaydı.

Son çeyreğe Fenerbahçe Devon Hall’un üçlüğü ile başladı. Ardından Guduriç’in ikiliği geldi ve Erdem Can bu 1 dakikadaki 5-0’a karşılık hemen mola aldı.

Fenerbahçe taraftarı yine maç bitti demişti.

Maçın bitmesine 5 dk kala skoru 61-68’e getiren Melli’nin smacından sonra Erdem Can yine mola almıştı. Bu mola ile Fenerbahçe taraftarı tezahürat düzeyini arttırıp eğlenmeye başlamıştı. Mola dönüşü Türk Telekom’u yuhlayınca ortam biraz gerildi. 3.33 kala Wade Baldwin 61-70 yaptı ve herkes dedi, maç bitti, Ali Koç istifa… Durup durup konu bu tezahürata geliyordu. Önce Angola smaç bastı, sonra Alexander ikilik attı derken Fenerbahçe tamamen maçtan kopmuştu. Jasikevicius farkındaydı. Bir an önce maç bitsin istiyordu. Fenerbahçe kaçırıyordu, Türk Telekom da son 1 dk’ya kaçırarak girmeliydi ama 01.40 kala Melih Tunca ribaund sonrasındaki 5 saniyelik hızlı hücumda üçlüğü buldu. Şimdi skor 68-70’di. Jasikevicius çok sinirlendi ve hemen mola aldı. Tribünlerin çoğu neler oluyor ama yok ya daha da bir şey olmaz diyordu. Maç başladı, Devon Hall içeri girdi ve 68-72. Tamam maç bitmişti artık!

00.46 kala Marko Guduric faul / Alexander 2/2 serbest atış – 70-72

Serbest atış sonrası McCollum maçı bitirmek için oyuna girdi. Ya faul almalıydı, ya içeri girmeliydi ya da üçlüğü atmalıydı ama kaçırdı. Son 29 saniye kalmıştı, pota altında Melih Mahmutoğlu, Anthony Brown’a faul yaptı. Kesin uzamıştı maç! Buradan serbest atış kaçmazdı. Ama ilki kaçtı, hatta ikincisi de kaçtı fakat Berkan Durmaz önüne düşen topu iyi değerlendirdi ve 72-72.

Türk Telekom’un 4 faulü vardı. Kalan 6 saniyede Fenerbahçe’nin set oyununa izin vermemeliydi ve hemen faulü yaptı. Artık son 3,8 saniye kalmıştı. Bu sefer top Baldwin’e verildi, kaçırdı ama durun! Faul!... Ekrandaki süre 00.00’dı. Baldwin maçı bitirmişti. İlk serbest atış, kaçtı! İkinci kaçmazdı herhalde, hayır, o da kaçtı ve maç uzadı!

Herkes çok şaşkındı. Neler olmuştu neler! Salonun enerjisi tavan yaptı. Telekomgüçlüler coştu, Fenerbahçeliler tezahüratı arttırdı, standart, kendi halindeki izleyiciler olanların heyecanı içerisinde maçın keyfini yaşıyorlardı. Bilinen tüm tezahüratlar söyleniyordu, arada da “Ali Koç İstifa”

Uzatmaya Fenerbahçe yine üçlük denemesi ile başladı, bu sefer başarılı üçlüğün adı Sertaç Şanlı’ydı. Fenerbahçe o ismi bulmaya çalışıyordu. 03.34 kala Hanlan’a basket faulü yapınca Sertaç Şanlı, skor eşitlendi. Erick McCollum kaçırdı, Devon Hall kaçırdı ama Berkan Durmaz attı ve Türk Telekom uzatmada öne geçti. Skor 77-75

Devamında Erick McCollum’un 2/2 serbest atışına, bir süredir sessiz bekleyen Braian Angola 3’lükle cevap verdi 80-77. Melih Mahmutoğlu üçlükle cevap vermek istedi kaçırdı. Angola maçı bitirmek istedi kaçırdı. Nigel çembere gitti kaçırdı. 

Artık son 1 dk’dayız. Uzatmanın son 1 dakikası...

Hanlan çembere gitti ve Melih Mahmutoğlu’ndan teması da alınca skor 83-77 oldu. Jasikevicius hücumda Melih’in kullanılmasını istedi ama Melih airball attı. Kontrol tamamen kaybolmuştu, Şaras hemen faul istedi. 38 saniye kalmıştı fark 6’ydı belki de faulle 8 olacaktı, neden faul istemişti ki?…

Angola 2/2 atınca belki günü kötü geçiren Baldwin için belki de 0/2 serbest atış için bir özgüven şansı verdi, hücumu Baldwin kullanacaktı ama bu da girmedi.

Türk Telekom kazanıp seriyi 1-1’ye getiriyordu. 2 Haziran’daki İstanbul’daki maça taşıyordu umutlarını.

Salonun hemen hemen tüm tribünleri mutluydu. Şahane bir maç izlemiştik. Fenerbahçe adına tezahürat yapanlar da, Ali Koç istifa diyenler de, Telekom’yu yuhalayanlar da, Angola üçlük atınca Fenerlilerin arasında zıplayan Telekomlular da… Kimse kimseye maça dair hiçbir şey demedi. Herkes oyundan alınabilecek maksimum keyfi almıştı. Kimse kimseye küfür etmedi, sataşmadı bile, herkes sessizce salondan çıkmaya çalışıyordu. Türk Telekom takımı 115-116.bloklar bölgesinde Telekomgüçlülere şükranlarını sunmak için o bölgeye gitti. Zaten kazanılsa da kaybedilse de her maçta tüm tribünleri, maç sonu gezip teşekkür ederdi. Erdem Can’ın Türk Telekom’unun bir özelliği bu.

Maça dair istatistiksel analizlere baktığımızda,

45 dk’lık maçta,

Önde geçirilen süre: Fenerbahçe 35:41 – 05.42 Türk Telekom

En büyük seri: Fenerbahçe adına 4.çeyrek 13 sayı ama maç uzadı, hem de 35 dakikasını önde götürdüğü maç.

Bench sayı katkısı: Fenerbahçe 35 – 56 Türk Telekom (Telekom adına 21 sayı katkı sadece 3.çeyrekte)

Ribaundlar: Fenerbahçe 35 – 48 Türk Telekom

Top Kaybı: Fenerbahçe 7 – 20 Türk Telekom

Rakipten 13 az top kaybı yenilebilmek ancak bir türlü atamamakla mümkün!

Türk Telekom’da 4 oyuncu çift haneli sayı attı: Angola (26), Brown (15), Alexander (12), Hanlan (10)

Fenerbahçe’de 4 oyuncu çift haneli sayı attı: McCollum (12), Sertaç Şanlı (12), Nigel Hayes (11), Baldwin (11)

Telekom adına her ne kadar 6/9 üçlük atan Angola galibiyetin mimarı olsa da 3/3 üçlük atan Melih Tunca maçın x faktörü olan bir diğer isimdi. Aynı zamanda Telekom adına çift haneli atış girişiminde bulunan isim sayısı sadece 2. Brown ve Angola.

Fenerbahçe’de öncelikle çift haneli atış deneyen isim sayısı 5 kişi. McCollum 4/10, Nigel 4/10, Guduric 1/10, Baldwin 4/13, Melih Mahmutoğlu 3/10

Guduric’in 0/6 üçlüğü, Baldwin’in 1/5 üçlüğü bir yana Melih’in 3/9 üçlüğü de olunca Fenerbahçe’nin Baldwin’in 0/2 ile maçı uzatmaya götürmesi bile bir şanstı ama değerlendirilemedi. Üçlükler bir yana Fenerbahçe ilk maçta %59 ile ikilik atarken bu maçta %43 ile ikilik attı. İlk maçta çift haneli değil, 7+ atış deneyen isim sayısı sadece 3 (McCollum, Baldwin, Sertaç) iken, bu maçta çift haneli deneyen kişi sayısının 5 olması, maçın 2.çeyreğinden itibaren hissedilen o temposuzluk, eğlenme, nasıl olsa kazandık, onlar da atamıyorlar ki ruh hallerinden gelen en ufak stresteki 0/2 serbest atış oldu.

Zaman zaman basketbol takımlarında görülen bir ruh hali bu. Aslında Türkiye Ligi şampiyonluğunu da kazanmak istiyorsa Fenerbahçe, belki de iyi oldu. Fiziksel olarak çok yoruldukları belli ancak bir ismin sorumluluk alması gerekiyor. Belki burada Jasikevicius’un da birinci (bu seride Baldwin’i seçmiş), ikinci (McCollum) ya da üçüncü (Sertaç Şanlı) hatta ve hatta belki de 4.isim olarak seçeneği artık kimse Nigel ya da Bonzie Colson, kimse 3-4-5 atıştan sonra o seçeneğin üzerine odaklanmasında fayda var gibi. 5 ismin bu kadar rastgele denemesinden sonra takım komple atamama krizine girdi. Özellikle Baldwin’in ruh hali bu kadar kötü iken daha çok dinlendirmeyi seçebilirdi. Ama söylediğim gibi belki de iyi oldu.

Fakat Fenerbahçe taraftarına da şunları söylemek lazım ki, sosyal medyanın bu kadar etkili ve çarpıcı olduğu görmek çok kötü. Maçtan sonra basketbol şube sorumlusu Sertaç Komsuoğlu’nun şu twiti çok tepki çekti. Ben de uygun bir dille küfür duymadığımı dile getirdim. Fakat burada Sertaç Komsuoğlu’nu haklı çıkarabilecek bir durum var, benim yakın olduğum, biletlerin satışa çıktığı, maç boyu tüm Fenerbahçe tezahüratlarını organize eden, seslendiren yer skorbordun altıydı. Burada olay tam karşı taraftaki 3-4 sıralık bir bölümde oluyor gibi. O an orada olanlar hariç durumu değerlendirebilecek kimse yok.

Maç Sonu Değerlendirmesi...

Maçtan eve geldiğimde (saat artık 12.30’u bulmuştu) sosyal medyada Guduriç’e edilen küfürleri duyunca inanamadım. Oysa Euroleague finalinde maçı bitiren o değil miydi? Bunun yanında kimse Baldwin’in 0/2 atmasını konuşmuyordu. Bir tanesini atsa seri de bitecekti, daha çok dinleneceklerdi. Bazen olmaması daha iyidir! Ama dinlenmeye de ihtiyaçları vardı. Fakat her şeye rağmen maçı bitiremeyen Baldwin’di ama adı geçmiyordu. Sertaç Komsuoğlu’nun dillendirdiği konu da zannedersem, ben duyamamışım olsam da Telekom’un öne geçtiği anlarda “dalga geçmek için” ya da son çeyrekte Fenerbahçe maçı bitirdi dendiğinde “karşı tarafı iğnelemek için” sosyal medyada trend olan tezahüratı Telekomgüçlülerin başlatıp, 18-30 yaş aralığındaki Fenerbahçelilerin de trendi devam ettirmek (belki de gerçek tepkilerini göstermek için) buna ayak uydurması olmuş. Zannedersem bunu küfür olarak algılamış. Ya da gerçekten bir küfür varsa da ben duymadım. Ama maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar salonda olan tek bir gerginlik varsa o da “benim yerime kim oturdu” gerginliği idi. Eğer “tek bir görevlinin” güvenlikleri taraftarın üzerine göndermesi olmasaydı, Fenerbahçe taraftarı da ses seviyesini arttırmayacaktı. Hatta Ali Koç İstifa denince, Euroleague şampiyonu Fenerbahçe Beko’nun negatif bir duruma maruz kalmasına kızan kişiler bu tavra kendileri tepki gösterdi. Tam anlamıyla “ne alaka ya” dedi.

Ankara Spor Salonu’nda ondan fazla maça gittim ama hiç bu kadar kalabalık görmemiştim. 10.400 kişi kapasiteli salonda bir de ekstra konulan koltuklar ile zannedersem sponsor biletlerin fazlalığı gibi konuları da eklersek salon nefes alamayacak seviyede sıcak ve havasızdı. Hatta bu misafirperverliğe saygısızlık yapacak seviyede tezahüratlar olmasına rağmen 10bin-11bin kişi en basit şekilde sesini bile yükseltmeden maçını izledi. Birbirine sataşmadan, birbirine bulaşmadan, kavga etmeden... Çok da güzel bir maç izleyerek salondan ayrıldı(k).

Maç bitince (yeniden haritamıza dönersek) 120 numaralı bloktaki koltuğumdan kalkıp maçın sonunda Fenerbahçeli basketbolcuların önümden geçişini izledim. Telekomgüçlülerin yer aldığı 115-116. Blokların önünde dizildi Telekomlu basketbolcular. Erdem Can’ın bir kuralıdır bu; maç kazanılsa da kaybedilse de oraya gidilip taraftar alkışlanır ve teşekkür edilir.

Aracımı park ettiğim -2. Kattaki kapalı otopark mavi (soldaki) blokların arkasındaki C kapısının hizasında kalıyordu. Buradan çıkmak isterken giriş turnikeleri kaldırılmadığı için çıkış oldukça yavaş ilerliyordu. Çıkıştaki geçiş turnikelerinin yanına gelince çöp poşetlerinin yetersiz kalmasından dolayı taşan çöplerden oluşan yığının arasından geçerek çıkış merdivenlerine yöneldik.

Ancak çıkışta aşağı inen merdivenler de çok yavaş ilerliyordu. Çünkü kırmızı ile işaretli alandan arabalar geçmeye çalışırken tam son merdivenin önünde boylu boyunca bir araba bulunuyordu. Bu insanların geçişini fazlasıyla yavaşlatıyordu. Tam merdiven inişine araba park edilmesine izin vermek de inanılmaz bir çabanın takdir edilesi ürünüydü gerçekten… Bu esnada yağmur da iyiden iyiye kendini belli etmeye başladı. Islanıyorduk. 1-2 dk’lık yürüyüşün ardından -2’deki aracımıza bindik ve oturduk. Önümde bekleyen arabalar hareket edene kadar arabamı çalıştırmayacaktım. Ve bu bekleyiş 35 dk sürdü. 37. Dk’da mavi ile işaretli ok yönünden çıkarak evime doğru yol almaya başladım.

Bu muhteşem maçın ve İstanbul salonlarına, trafiğine göre gayet de kabul edilebilir sürelerdeki akışın beni düşündüren tarafı şu oldu; Euro 2032 kapsamında Ankara’da yeni bir futbol stadyumu yapılıyor. Artık ana kaide de yükselmeye başladı. 19 Mayıs Futbol Stadyumu bitince sporseverlerin en azından sıkışmadan, ıslanmadan, bunalmadan yürüyerek toplu ulaşıma ve şahsi araçlarına varabilecekleri çevre ve trafik düzenlemesi acil ihtiyaç gibi duruyor. 11bin kişilik bir basketbol maçından sonra bunlar yaşanıyorsa 45bin kapasiteli futbol stadyumu da tamamlanınca bölgenin insana uygun çevre ve ulaşım düzenlemesi de umarım başkente yakışır bir seviyede olacaktır. Olmalıdır da… 

Ankara insanı bunu fazlasıyla hak ediyor.

Ankara'nın Dev Stadyumu 2025'te Kapılarını Açacak! - Ankara'dan Son Dakika;  Ekonomi, Finans ve İş Dünyası Haberleri

ANKARA'NIN YENİ STADYUM KOMPLEKSİ HIZLA TAMAMLANIYOR DÜNYANIN EN UZUN ÇELİK  ÇATI AÇIKLIĞINA SAHİP 3'ÜNCÜ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder