8 Şubat 2025 Cumartesi

Japonya Süper Kupası 2025

 


2025 yılı Japonya futbol ligi 8 Şubat 2025 tarihinde ragbi ve futbol maçları için kullanılan dış çevresi geleneksel Japon mimarisini yansıtan ağaçlardan oluşturulmuş olimpiyat stadı olarak da anılan Tokyo'daki Yeni Ulusal Stadyum'da Vissel Kobe-Hiroshima maçıyla başladı.

Vissel Kobe son 2 yılda kazandığı lig şampiyonlukları ile tarihinin en başarılı dönemini yaşıyor. Bunun yanında normal bir futbol sezonunda Japonya'da yerel 3 kupa bulunuyor; lig şampiyonluğu, İmparatorluk Kupası ve Lig Kupası.

Vissel Kobe geçen sezon aynı zamanda İmparatorluk Kupası'nı da kazanmıştı. Süper Kupa maçı öncesinde de hem lig şampiyonluğu kupası hem de İmparatorluk Kupası'nı ellerinde taşıyarak sahaya çıktılar.


2023 yılını lig 3.sü bitiren Hiroshima, geçen sezonu ise Vissel Kobe'nin ardında 2.sırada bitirmişti. 2012'den 2015'e üç sezon ardarda lig şampiyonu olan Sanfrecce Hiroshima o günlerden beri şampiyonluğa hasret ancak her sezon hedefe biraz daha yaklaşıyor.

Japonya'da Süper Kupa normalde lig şampiyonu ile İmparatorluk Kupası şampiyonu arasında oynanıyor. Ancak Vissel Kobe her ikisini de kazanınca öncelik lig 2.sine verildiği için 32.Japonya Süper Kupası Vissel Kobe ile Sanfrecce Hiroshima arasında oynandı. 


Maç kadroları açıklandığında Vissel Kobe,

Kalede geçen sezon 30 maçta 491 dk (5 maç) sahada yer alan 34 yaşındaki Shota Arai ile başladı.

Görsele göre, savunmanın sağında 21 yaşındaki genç merkez ortasaha oyuncusu Mitsuki Hidaka,
Stoperlerde geçen sezonun en çok forma giyen isimlerinden Yamakawa ve rotasyon stoperlerinden Takuya Iwanami yer aldı. Iwanami aslında yaşına ve tecrübesine göre geçen sezon çok az şans bulabilmişti. Sol bek pozisyonunda esas mevkii merkez ortasaha olan, 2.lig takımı Fagiano Okayama'dan transfer edilen 25 yaşındaki Haruka Motoyama yer aldı.

Ön libero pozisyonunda oynayan 5 numaralı Mitsuki Saito geçen sezonun en vazgeçilmez isimlerinden biriyken ağustos ayında yaşadığı çapraz bağ sakatlığından dolayı sezonun son 10 maçında yer alamamıştı ve ağustos ayından bu yana forma giyemiyordu.

Görselde merkez ortasahada yer alan isimlerden 35 numaralı Niina Tominaga, 20 yaşındaki bir santrafor. Geçen sezonun 2.yarısını 3.lig takımı Kamatamare Sanuki'de geçirdi. 19 maçta 2 gol 1 asistle oynadı.

30 numaralı bir diğer merkez ortasaha ise Kakeru Yamauchi. 23 yaşındaki merkez ortasaha oyuncusu geçen sezon 14 maçta toplam 562 dakika forma giyebildi.

İleri ucun sol kanadında gözüken 20 numaralı Yuta Koike'nin asıl mevkii sol bek. Geçen sezon yaşadığı çapraz bağ sakatlığından dolayı Yokohama Marinos'ta sadece 6 maçta 188 dakika forma giyebildi. Saito gibi bir diğer çapraz bağ sakatlığı yaşayan ve performans sorunu olan isim ilk 11'de başladı.

Görselde en uçta gözüken isim Daiju Sasaki, geçtiğimiz sezon Vissel Kobe'nin forvet arkası pozisyonunun vazgeçilmez isimlerinden biriydi. 43 maçta forma giyerken 10 gol 6 asist ile geçen sezonun en özel performanslarından birini gösterdi.

İleri ucun sağ tarafında gözüken ancak esas mevkii sağ bek olan Nanasesi Iino geçen sezon toplamda 21 maçta forma giydi. 38 maçlık lig periyodunun 14'ünde forma giydiğini görünce zaten rotasyon ismi olduğunu göstermiş oldu.

Kadronun bütününe bakınca geçen sezonun en çok forma giyen 11 isminden sadece 1 kişi takımdan ayrıldı. Kalan 10 isimden de sadece 2'si ilk 11 başlıyordu. Bu koşullarda Sanfrecce Hiroshima oldukça şanslı gibi gözüküyordu.

Canlı Skor uygulamasından ziyade maç önü ekrana yansıyan diziliş gerçek dizilişti.


Peki Sanfrecce Hiroshima hangi kadro ile maça başlayacaktı?

Kalede Keisuke Osako yer alıyordu -ki takımın as kalecisiydi.

Üçlü savunmadaki her üç isim de geçen sezonun en çok forma giyen isimlerindendi. Skibbe kaleci-savunma hattı ile kupayı istediğini göstermişti.

Dörtlü ön ortasaha hattında sağda gösterilen Nakano'nun asıl mevkii sağ bek, sol tarafta yer alan Higashi ile sol bek-ortasaha bölgelerinde yine geçen sezonun en fazla forma giyen isimlerindendi. 35 numaralı Yotaro Nakajima sadece 18 yaşında ancak buna rağmen geçen sezon 17 maçta forma giydi. Merkezdeki bir diğer isim olan Satoshi Tanaka ise 22 yaşında olmasına rağmen Belçika'daki Kortrijk denemesinin ardından Shonan Bellmare'e geri dönmüştü ve Hiroshima'nın bu sezonki yeni transferlerinden biri.

Tolgay Arslan, Avustralya'dan Japonya'ya ağustos ayında geçmişti. Ağustostan sezon sonuna kadar oynadığı 14 lig maçındaki 8 golü ile geçen sezonun en çok gol atan 3.ismi olmuştu. Skibbe ortasahadan gol bulma sorununu çözmüştü.
Tolgay Arslan'ın yanında maça başlayan isim ise 25 yaşındaki Matsuki Kato'ydu. Kato da attığı 14 gol ile sezonun en golcü 2.ismiydi.

Forvette ise yeni transfer edilen çok özel bir isim vardı, Ryo Germain. Her ne kadar 29 yaşında olsa da geçen sezon Jubilo Iwata'da 32 maçta 19 gol atmıştı. 

Sadece ilk 11'lere bakınca kimin kupayı daha çok istediği çok net gözüküyordu. Ancak bu görüntü sahaya da yansıyacak mıydı?

Maçın başlaması ile beraber topa hakim olup, oyunun temposunu da yönlendiren takım Hiroshima'ydı. Vissel Kobe biraz daha bekleyen ve izleyen taraftaydı. Oyunu kanatlara ve kanat ortalarına yönlendiren Hiroshima bunun karşılığı 12.dk'da Tolgay Arslan'ın güzel kafa vuruşu ile sonuçlandırdı. 1-0

İlk 30 dakika tamamlandığında yanlışım yoksa eğer Vissel Kobe, Hiroshima'yı hiç endişelendirememişti bile şut sayısı ya sıfır ya da birdi. Hiroshima topu ve tempoyu istediği gibi yönlendiriyordu. Skorun da etkisi ile şiddetli ve baskılı bir oyun oynamıyordu ama sahanın hakimiydi.

İlk yarı 1-0 tamamlanırken Vissel Kobe resmen sahada yoktu. Vissel Kobe tek değişiklikle 2.devreye başladı. Hiroshima da 2.golü bulmak istiyordu. Ancak 2.yarının ilk net pozisyonunu 55'te Vissel Kobe buldu. Çok çok net pozisyonda Vissel Kobe yakın mesafeden topu direklerin arasından geçiremedi. Ama cesaretlenmişti.
Bu cesareti kırmak isteyen Hiroshima'da Ryo Germain 56'da golü bulamadı. 60'dan sonra Hiroshima baskısını arttırınca Vissel Kobe'de geçen sezonun yıldız isimleri 64'de oyuna dahil oldu. Hücuma Yuya Osako, Yoshinori Muto ve savunmaya da Gotoku Sakai. Üç milli oyuncu, üç yıldız isim maçı çevirmek için sahadaydı. Ancak 5 dakika geçmedi ki bu sefer de kornerden gelen topa kafayı vuran Araki artık kupanın sapını tutmaya başlamıştı.

Dakikalar 85'i gösterirken artık Vissel Kobe için tüm umutlar bitmişti diyebiliriz. Oyun olarak hiçbir şekilde Hiroshima'yı alt edemediler. Üstelik dengeli ve kontrollü oynarken pozisyon vermediği gibi karşı karşıya pozisyonda da 3.golü atamıyordu. Vissel Kobe umutlanamıyordu bile ama 90'da golü buldu fakat 3 metre ofsayt pozisyonundaydı. +5 için heyecanlanma fırsatı da kaçmıştı.

Hiroshima umutlanma şansı bile vermediği rakibini yenerken sezona kupa ile başlamanın mutluluğunu yaşıyordu. Vissel Kobe yedeklerle çıktığı maçın temposu ve skorunu kaybetmeyi tersine çevirecek enerjiyi hiçbir şekilde gösteremedi. Vissel Kobe 2024 yılında Kawasaki Frontale'ye karşı yaşadığının aynısını yaşayarak yine gol atamadan kupadan uzak kaldı.



1 Şubat 2025 Cumartesi

2024/25 Türk Takımlarının Avrupa Yolculuğu

Sezon Başı

2023/24 sezonunu Galatasaray şampiyon olarak bitirince Şampiyonlar Ligine elemeden (bir eleme oynayarak) katılma hakkı kazandı.

Lig ikincisi Fenerbahçe ise Şampiyonlar Ligi'ne gidebilmek için üç eleme geçmesi gerekiyordu.

Lig üçüncüsü Trabzonspor Avrupa Ligine gidebilmek için üç eleme geçmeliydi.

Lig dördüncüsü Başakşehir ise 3 tur elemenin ardından ancak Konferans Ligi'ne gidebildi.

Türkiye Kupası'nı kazanarak Avrupa Ligi şansı elde eden Beşiktaş, sadece bir eleme oynayarak Avrupa Ligi'nde yer alacaktı.

Galatasaray

Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi yolculuğunda geçmesi gereken tek bir rakibi vardı.

Kuralar çekildiğinde Young Boys eşleşmesine herkes çok sevinmişti. Çünkü en kolay rakip gelmişti. İsviçre'deki maçın ilk yarısı 2-0 Young Boys lehine bitince herkes şoka girmişti. Üstelik devre arasında Muslera da sakatlanıp çıkınca herkes maçın nasıl biteceğini endişeyle bekliyordu. Ancak devre arasında oyuna giren yeni transfer Michy Batshuayi 66 ve 72'de iki gol bolunca işte geri dönüş tamamlanmıştı! Fakat 86.dk'daki penaltı moralleri bozsa da nasıl olsa İstanbul'da bu kolay takım basitçe geçilecekti. Ancak ufak bir sorun vardı. İkinci sarı kartından kırmızı kart gören Abdülkerim Bardakçı İstanbul'daki maçta olamayacaktı.

Galatasaray maçlarına kadar Young Boys ligindeki 5 maçta da hiç kazanamamıştı. Üstelik üç defa da kaybetmişti.

İstanbul'daki maça Galatasaray taraftarının desteği ile her ne kadar hızlı başlasa da Young Boys kontraları ile korkutuyordu. Dakikalar 86'yı gösterirken skor hala 0-0'dı ve Galatasaray'ın en az bir gol bulması gerekiyordu. Fakat Young Boys'tu golü atan takım. Hatta bu gole sinirlenen Muslera gol sevincindeki genç rakibine tekme attığı için bir de direkt kırmızı kart görmüştü. Yani Avrupa Ligi'nde en az iki maç takımı ile olamayacaktı. 

Kuralar çekildiğindeki hava tamamen tersine dönmüştü. En az zayıf kuradan Şampiyonlar Ligi'ne gidememek fazlasıyla sinir bozucuydu. Üstelik ligindeki 5 maçında da kazanamayan takıma karşı iki maçta da kırmızı kart görüp, iki maçta da kaybediliyordu. Ortada tek maç ile yaşanan bir şanssızlıktan öte iki maçlık bir kayıp başarısızlığı vardı.

Umutlar artık Avrupa Ligi'nde devam edecekti!

Fenerbahçe

Sezona çok erken açıklanan (2 Haziran) Mourinho ile başlıyordu Fenerbahçe! Dünya futbol tarihinin en özel isimlerinden Türkiye'de olacaktı artık. Üç Avrupa Kupası'nın da sahibi olan tek isimdi. O bir Special One'dı ve Fenerbahçe'nin hayallerini gerçekleştirecek isimdi. Ve tabii ki Special One'ın olması gereken yer Şampiyonlar Ligi'ydi ve bir an önce (2 haziran) hazırlıklar başlamalıydı. Ama Şampiyonlar Ligi elemesi için oynanan Lugano maçına (23 temmuz) çıkarken Special One'ın elindeki kadro Cenk Tosun hariç tamamen İsmail Kartal kadrosuydu. Hatta Krunic ve Kent ilk 11 başlıyordu. İlk maç deplasmanda 3-4 kazanıldı. Rövanş da İstanbul'da 2-1 kazanıldı.

Otobüs çekmekle meşhur isim bol goller izletiyordu ama önemli olan turu mu geçmekti? Kesinlikle... Yoksa savunmada aksama mı vardı?


Bir sonraki turda Lille ile eşleşildi. Kuradaki açık ara en güçlü takımdı. Yine mi kura şanssızlığı vuruyordu bu takımı. Ama Fenerbahçe maçları öncesinde Lille de aksiliklerle boğuşuyordu. Çok fazla eksiği vardı. Neden olmasındı ki?! Hem de Special One vardı. Fransa'daki maç (6 Ağustos) 90+ golüyle kaybediliyordu. Lugano deplasmanında da 90+'da gol yenilmişti. Ama İstanbul'da neden tur geçilmesindi ki...

Fenerbahçe kendi evinde baya baya iyi oynadığı maçta Lille'in muhteşem kalecisi Chevalier'i geçemiyordu. 85'den sonra Dzeko-En Nesyri ve Cenk Tosun sahadaydı. Artık tüm riskler alınmıştı. Ama bu sefer 90'da golü atan, kendi kalesine atan Lille'di. Maç uzatmalara gitmişti işte. Mourinho etkisi buydu. Derken dakika 109'da Lille bir de 10 kişi kalmıştı. Tamam öyleyse Olympiakos maçı sendromu yaşamadan yani penaltılara kalmadan bu maç bitirilmeliydi ama rakibe de tehlikeli duran top şansı verilmemeliydi. Derken olanlar 116. dakikada oldu! Lille'e faul şansı vermemek için yapılan mesafeli savunma David'in tek başına çektiği şutun ele gelmesi, VAR'dan penaltı uyarı ile gelen gol ve Şampiyonlar Ligi rüyasının sona ermesi anlamına geliyordu.


Önce Fenerbahçe, ardından Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi'nden elenmesi hem ülke puanı hem de ülke takımlarının elde edebileceği çok büyük gelirlerken uzak kalmasına neden oldu. Bu sene Türkiye'de Şampiyonlar Ligi müziği duyulamayacaktı. Fenerbahçe de yoluna Avrupa Ligi'nden devam edecekti.

Trabzonspor

Trabzonspor'un Avrupa Ligi yolculuğu ile Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi yolculuğu benzer bir anlam taşıyordu. 3 tur geçilmesi gerekiyordu. Trabzonspor ilk turda Slovakya takımı Ruzemberok'u 1-0 ve 2-0 ile geçerek gol yememe konusunda umut vermişti ama çok da pozisyon vermişti. 

Ardından Rapid Wienle eşleşildi. Pekala Trabzonspor'a göre daha zayıf bir takımdı. Geçilebilirdi. Geçilmeliydi. Ancak bu sefer 1-0 ve 2-0'lar ile kaybeden ve elenen Trabzonspor olmuştu. Verilen pozisyon sayısı, durağan oyun, sahaiçi müdahaleler Abdullah Avcı'nın suyunu ısıtıyordu.

Ancak Avrupa yolculuğu bitmemişti. Konferans Ligi elemesinin geçilmesi hem takım, hem ülke puanı hem de gelir açısından çok önemliydi. Bu sefer rakip St.Gallen'di. İsviçre'deki maç 0-0 bitmişti. Şimdi iç sahada kazanmak gerekiyordu. 1-1 ile penaltılara giden maçta turu geçen taraf İsviçre temsilcisiydi. Sezona 13 transfer ve 20milyon euro bonservis ödeyerek başlayan Trabzonspor, kadro değeri toplamı 50 milyon euro olan Rapid Wien ve toplam kadro değeri 31 milyon euro olan St.Gallen'e elenerek büyük bir hayal kırıklığı yaşatıyordu. Zaten sonrasındaki lig maçının ardından Abdullah Avcı ile yollar ayrıldı.

Başakşehir

Ligi 4.sırada bitiren Başakşehir de aynı Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi üç eleme oynamalıydı.

Ama söz konusu Konferans Ligi olunca birinci turda San Marino takımı La Fiorita, sonraki turda Gürcistan temsilcisi Iberia 1999 ve son turda da İrlanda takımı St.Patricks toplam 6 maçta yenilen sadece 1 gol ile geçildi ve hedef artık Konferans Ligi'nde ilerlemekti.

Yenilen o 1 golün de San Marino takımından olması oldukça trajikti. 

Beşiktaş

2023/24 sezonunu 6.sırada bitiren Beşiktaş'ın lig sıralamasındaki yerinden ziyade şampiyondan tam 46 puan geride sezonu tamamlaması fazla can sıkmıştı. Ama her şeye rağmen Serdar Topraktepe yönetiminde Türkiye Kupası finaline çıkılmıştı. Üstelik 89.dk'da Trabzonspor'da Pepe skoru 2-2 yapmış ama 90+'da Musrati 3-2 ile kupayı Beşiktaş'a getirmişti. 

Yeni sezona Hollandalı teknik direktör Giovanni Van Bronckhorst ile başlandı. Ciro Immobile, Rafa Silva, Felix Uduokhai, Gabriel Paulista, Joao Mario ve Cher Ndour ile bonservis bedeli ödenmese bile yüksek maaş ve kiralık yabancı isimlerle umutlar tazelenmişti.

3 ağustosta Süper Kupa maçı ile açılışı yapan Beşiktaş, Galatasaray'ı 5-0 ile geçince büyük umut vermişti. Ardından oynanan 2 lig maçını da 2-0 ve 4-2 kazanarak Avrupa Ligi elemelerine odaklanacaktı.

Şampiyonlar Ligi elemelerinde Fenerbahçe'ye kaybeden Lugano, Avrupa Ligi eşleşmelerinde de Beşiktaş'a rakip olmuştu. İsviçre'deki ilk maç 3-3 bitince savunma kısmının soru işaretleri ile İstanbul'a geçildi. Fakat İstanbul'daki maç 5-1 kazanılınca 1 ayda oynanan 5 maçta 5 galibiyet 1 beraberlik, 1 kupa, atılan 19 gol vardı. Beşiktaş pırıl pırıl parlıyordu.

Avrupa Kuraları ve Lig Aşaması

Sezona 2 Şampiyonlar Ligi, 2 Avrupa Ligi, 1 Konferans Ligi olacak şekilde 5 takım ile başlanan Avrupa macerası henüz eylül ayında 3 Avrupa Ligi ve 1 Konferans Ligi olacak şekilde çok açıkça seviye düşerek başlamıştı. Bu 4 takımın da İstanbul'dan olması maç günleri, saatleri ve lig fikstürü konusunda şubat ayına kadar yaşanacak kaosların işaretiydi.

36 takımlı yeni formatta takımlar 4 ayrı torbada yer alıyordu. Bu torbalar takımların son 5 yılda topladığı puanlara göre belirlenmişti. 


Her ne kadar takımların Avrupa'da elde ettiği puanlara göre torbalar belirlenmiş olsa da 4.torbada yer alan Athletic Bilbao, Hoffenheim, Nice ve Anderlecht gibi takımlar kimsenin eşleşmek istemeyeceği takımlardı. 

Kuralar çekildiğinde takımlarımızın özellikle Hollandalı takımlarla eşleşmesi çok dikkat çekiyordu. Fenerbahçe AZ Alkmaar ve Twente, Galatasaray Ajax ve AZ Alkmaar, Beşiktaş da Twente ile oynayacaktı. Bunun yanında 4.torbanın en güçlü takımı Athletic Bilbao'nun hem Fenerbahçe hem de Beşiktaş ile oynayacak olması ama her iki maçın da İstanbul'da olması şans mıydı şanssızlık mıydı... 


Kuralar çekildikten sonra yapay zeka üzerinden tahminler paylaşıldı. Acaba çekilen kuralar ve oluşturulan eşleşmeler "adil miydi"

Yapay zeka zorluk derecesine göre açık ara en kolay kurayı çeken takım Galatasaray'dı! Bir üstündeki zorluk derecesi olan Frankfurt'tan bile %9 daha avantajlı bir kura çekmişti. Beşiktaş 25. sıradaydı. İlk 24'ün bir üst tura geçileceği düşünüldüğünde Beşiktaş tam sınırdaydı. Şampiyonlar Ligi elemesinde en güçlü rakibi (Lille) çeken Fenerbahçe'nin kura şanssızlığı yine devam ediyordu. Avrupa Ligi'nin en zorlu 4. kurasını çekmişti. Galatasaray'a göre %31 daha zor bir elemeden geçecekti.

Peki maçlar tamamlandığında yapay zeka zorluk derecesi ne derece başarılı olmuştu?

Şimdilik yorumlara girmeden sadece her takımın zorluk derecesi ve rakiplerinin topladığı puanlara göre bir derecelendirme yaparsak... 36 takımdan 24'ünün yoluna devam edip 12'sinin elenmesi bekleniyorsa (kendi güçlerinden bağımsız) öncelikle "zorluk derecesi en zor" olan 12 takıma bir bakalım...

Yukarıdaki görsel kuralar çekilir çekilmez eylül ayındaki "gelecek değerlendirmesi" iken aşağıdaki görsel ise 8 maçlık periyot bittikten sonra kimin en zor kurayı yaşadığını gösteren "geçmiş değerlendirmesi" olacaktır.   


En zor kurayı çeken 12 takımdan 7'si yoluna devam ederken Porto'nun rakiplerinin topladığı 106 puan ile Lazio'nun rakiplerinin topladığı 68 puan arasındaki fark esasında her iki takımın rakiplerinin bu seneki form durumlarının karşılığı anlamına da geliyor. Yani Porto çok daha formdaki takımlara karşı mücadele etmesine rağmen yoluna devam edebiliyor. Ancak rakipleri çok formda olan Nice ise yoluna devam edemedi.



Kendi güç durumlarından bağımsız, dümdüz bir matematik ile bakılırsa bu 12 takımın zor kuralarda elenmesi beklenir. Ancak hem bütçe hem de kalite olarak örneğin RFS'nin bu seviyelerden çok uzak olması "sadece en kolay 34. kurayı" çekmesi ile devam edebileceği anlamına da gelemez. Bu çerçevede biraz da "kura zorluğunu anlayabilmek için" hangi takımın rakiplerinin bu sene kaç puan topladığına bakacağız. Burada örneğin Porto'nun rakiplerinin toplam 106 puan toplaması en zor kurayı yaşadığını bize göstermiş oluyor.